Amerikan yapımı 'diplomatik fuhuş'

-
Aa
+
a
a
a

21 Şubat 2003Mehmet Ocaktan

Irak savaşı yaklaştıkça felaketin boyutları da giderek daha bir ürkütücü olarak ortaya çıkıyor. İşin daha da vahim olanı, kan dökme çılgınlığına tutulan Amerika ile Avrupa'nın "it dalaşı"nda arada kalan Türkiye'nin koşar adım trajik bir yalnızlığa doğru sürüklenmesidir.

Şimdilik Amerika'ya kafa tutuyormuş gibi yapan Almanya-Fransa-Belçika, bir bakıma "ihtiyar Avrupa"nın prestijini kurtarmaya çalışıyor. Amerika ise, hem "gurka" muamelesi uyguladığı Türkiye ile Irak'taki "ölüm oyunu"nu kolaylaştırmak, hem de NATO'da yaramazlık yapan Avrupalı dostlarını terbiye etmek istiyor.

Peki ama, Türkiye Amerikan yapımı bu "diplomatik fuhuş"un neresinde duruyor?

AK Parti lideri Erdoğan'ın, "Harekatın başında denklem dışı kalınırsa, harekatın sonunda gelişmeleri yönlendirmek konumunda olmak mümkün olmayabilir" cümleleriyle ifade ettiği o keskin dönüşün üzerinden neredeyse on gün geçti. Ve Amerika o günden bugüne ne kadar kötü bir "stratejik" ortak olduğunu net bir şekilde ortaya koydu. Amerika zaman zaman aba altından "IMF sopası"nı, zaman zaman da sinsi bir şekilde elindeki "Kürt devleti kartı"nı açarak Türkiye'yi ateşin içine çekmeye çalışıyor.

Kimse birbirini kandırmasın, bu Amerikan çılgınlığının sonunda payımıza elimize bulaşan kanla hayallerimizi süsleyen IMF kredileri ve üç kuruşluk Amerikan kredisi ile "ayazda" kalabiliriz.

Korkarım ki, Amerika-İngiltere-İsrail ortaklığı Irak'ı yerle bir edip petrolleri paylaştıklarında bizim o çok övündüğümüz "Güçlü devlet... Bölgesel güç..." hayallerimiz de yerle bir olacaktır.

Şimdilerde Bush'un gönüllü savaş çığırtkanlığını yapanların umurunda değil belki ama, Amerikan saldırganlığına "stratejik ortaklığın" faturası çok ağır olacak. Çünkü bu yolla hem Amerikan saldırganlığı meşrulaştırılacak, hem de Türkiye dahil bütün bölge ülkeleri müdahalelere açık hale gelecek.

Şimdi Amerika, bilerek ve isteyerek Türkiye'de "Bush taşeronluğu" yapan medya aracılığı ile ikili görüşmeleri kelimenin tam anlamıyla bir "para pazarlığı"na indirgeyerek Irak'ta yaşanacak insanlık faciasının vahametini gözlerden kaçırmaya çalışıyor.

Bilelim ki, yarın elimize kan bulaştığında hiçbir taktik ve stratejik gerekçe, Amerikan-İngiliz saldırganlığı konusunda kamuoyunu ikna etmeye yetmeyecek. En vahimi de, Türkiye'nin geleceğe yönelik politikalarında derin tahribatlar oluşacak.

Doğrusu son günlerde Ankara-Washington arasındaki savaş trafiği endişe verici. Bu aşamada belki de bizim için en tehlikeli süreç, Ankara'nın ABD, İngiltere ve İsrail eksenine paralel bir görüntü sergilemesidir. Kim ne derse desin, bu görüntü Türkiye için tehlikeli bir "tecrit süreci"nin başlangıcıdır.

Eğer bu "kanlı ortaklık"ta tek tesellimiz Kuzey Irak'ta bir Kürt devletinin kurulmaması ise, bilelim ki Irak'ta oluşacak yeni haritada Kürt devletinin kurulup kurulmamasının bir kıymeti harbiyesi olmayacaktır.

Kaldı ki, Amerika-İngiltere-İsrail "şeytan üçgeni"nin İran'ı da içine alan yeni işgal planları devreye sokulduğunda zaten Türkiye'ye ihtiyaç da kalmayacaktır.

Eğer elimize bulaşan kanla ortada kalakalmak istemiyorsak, Amerika'nın Türkiye'ye kurmakta olduğu tuzağı şimdiden bozmak zorundayız. Yoksa yarın çok geç olabilir. Nitekim Tayyip Erdoğan yaklaşmakta olan tehlikeyi sezmiş ve "Önce BM kararı sonra tezkere" diyerek, bazı adımları görmeden Türkiye'nin adım atmayacağı mesajını vermiştir.

Nasıl bir kanlı ortaklığın tarafı olduğumuzu erken sorgulamakta yarar var. "Amerika'nın yanında yer almazsak batarız" palavrasının arkasına sığınarak Amerikan taşeronluğuna soyunmak, ne yazık ki Türkiye'yi mahvolmaktan kurtarmaya yetmeyecektir.

Eğer Amerikan yapımı "diplomatik fuhuş"un stratejik ortağı olarak ayakta kalacaksak varsın eksik olsun... Çünkü bu dünyada Amerikan saldırganlığının "meşruiyet kaynağı" olarak yaşamaktan daha zillet verici bir durum olamaz.

http://www.yenisafak.com.tr/arsiv/2003/subat/21/mocaktan.html